Nevşehir'de 1960'lı yıllarda çekilen birçok fotoğrafta rastladığım Boynuinceli aşiretinin kadınlarının başörtüsünü bağlama şekilleri, köyümdeki kadınların başörtülerini bağlama şekilleriyle aynıydı. Benim mensubu olduğum Oğuzlar'ın Kızık boyunun Höçük oymağında da başörtüsü bağlama şekli buna benzerlik gösterse de beliklerin başörtüsünden aşması, görünmesi bu oymakta da var mıydı bilmiyorum.
Solda renklendirdiğim bu fotoğraf Nevşehir'de 1960'lı yıllarda çekilmiş. Beliklerin sayısı çok fazla değil mi? Kırgızlarda 41 belik olarak adlandırılan bu özenti (moda) Türkmenlerle Anadolu'ya kadar taşınmış olabilirdi. Bu konuyu merak edip biraz daha araştırdığımda bu kültüre sahip olan Türkmenlerin yukarıda saydığım yerler üzerinden Asya'dan tutun da Avrupa'ya kadar bir hat üzerinde var olduğunu fark ettim.
![]() |
Halı dokuyan iki Türkmen kızı - Sivas 1968 |
Bulgaristan'ın Pomak Köyü'nde yaşayan ve Osmanlı döneminde buraya yerleştirilen Türkmenlerde de aynı şekilde fakat daha süslü belikler, bu beliklere takılmış üzeri tuğralı gümüş paralar çok dikkatimi çekti.
Rodop Dağları eteklerinde bulunan bu köyde Türkmenlerin yerli giysileri ve bir zamanlar nasıl göründüklerini en saf şekilde tekrar görebilmek mümkün.Her yıl yapılan kültür festivallerinde uzun saçlarını belik belik örüp süsleyen bu köylülere imrenmemek elde değil. Türk kültür mirasının Bulgaristan'da Rodop Dağları eteklerindeki Pomak Köyü'nde hâlâ yaşatılması inanın çok düşündürücü...
Ülkemizde zamanla bu kültür unutulmuş olmalı. Saçlarını kırk belik yapan hiç kimseyi kendim, kendi gözlerimle görmedim.
Aşağıdaki satırlar Fib Haber'den alıntıdır:
"Örmek" sözü, Türklerin en ana sözlerindendir. Bu sebeple Türklerin, kendi saç örgülerine, başka bir deyiş kullanabileceklerini beklemeyelim. Selçuk çağının başlarında derlenen sözlere göre Türkler, örülmüş saçlara yaygın olarak örme saç diyorlardı. "Kadınların başlarında görülen saç örgülerine" ise, örgüç örküç derlermiş. Kaşgarlı Mahmud'a göre, Oğuzlar, örülmüş saçlara daha çok örçük sözünü kullanıyorlardı. Anadolu'nun bir çok yerlerinde de, -Derleme Sözlüğü içinde toplanmış olan-, örük, hörük, örülüp gibi deyişlerin söylendiğini görüyoruz. Bunlar da Anadolu Türklerinin, "saç örgüsü" anlamına kullandıkları sözlerdi. Harzemşahlar çağında ise, doğrudan doğruya "örülmüş saç" deyişi kullanılırdı. Aynı kaynakta, "ördi saçnı", "saçını ördü" gibi deyişlere rastlarız. Bunun Moğolca karşılığında ise örülmüş saç için, tomak sözü , örme eylemi içinde, örebe sözünü kullanırdı. Eski Anadolu Türklerine çok yakın olan Ortaçağ Mısır Türklerine gelince, saç örgüsü karşılığı olarak kullanılan, yeni bir belik sözü karşımıza çıkıyordu. Selçuk çağının başlarında ise, belik sözü daha çok "fitil, kandil fitili" anlamına geliyordu. Bu deyişlere, Anadolu Derleme Sözlüğünde de rastlıyoruz. Bu sözlüğe göre Anadolu Türkleri de saç örgüleri için, belek, belik, bilek gibi sözler kullanmaktaydılar. Kuman Türkleri ise, saç örgüleri için doğrudan doğruya tulum derlerdi. Bu sözün ayrı bir saç örgüsü için kullanmış olması muhtemeldir. Uygurlar da saç örgüsü için çok geçen bir "işin" sözü vardır. Bu sözün, ek ve kökleri ile böyle bir anlamı nasıl edindiğini açıklayamıyoruz. Anadolu'da kadın örgülerinin arkada toplanmasına ise "beşik örgü" denmektedir. Ayrıca Uygurlarda evlenmemiş kızların saçı 11, 15, 17, 21, hatta 41 tane olarak tekli örülür. Asla çift örülmezmiş. Evlenmemiş kızların bir de kakül saçı olur. Ense kısmındaki saç ustura ile devamlı kazılırmış, amaç evlenene kadar daha gür saçlara sahip olmakmış. Bu kazıma evleneceği güne kadar devam eder. Evleneceği günün bir gün öncesi son kez kazılırmış.